Simit susamlarına aşık ak güvercinler görürdüm Şemsiyeli Parkta
Bir koşu Tozlu’ da kılarken babam ikindiyi
Annem yine Uzunçarşı’dan mavi bir eşarp almış
Ben,sade gazoz ,dondurma ve elimde bayramlığım
Tahin helva aşırırken poşetten
Telaşlı , susamış,iftar bekleyen arefe günlerinde
Akşam ne kadar uzak,oruç ne kadar sıcaktı.
Ezanı beklemek oyunken ve ezan bir türlü okunmazken
İftardaki ilk zeytin, hurma ve suyun
Sahurda uyanamayan çocuk uykunun tadı başkayken…
Ezana beş kala çilekle bozulan oruç bile kabuldür sanırdım.
Oruçlar
çocuklara hesap sormaz ki..
Bir insan bir şehre
esir olabilir mi?
Ya bir esir esarete aşık?
Uzaklardan bir meltem eser zaman
zaman
Çocukluğum kokar ,Serdivan kokar,süt
kokar her yer
Çaldığım gülleri hatırlarım elimi
kanatan,utanırım
Karanfil,kestane, mürekkep
avuçlarımda
Babamın elini sımsıkı tutmuşum
Defterdarlığın önünde
Bulvarda Cumhuriyet törenleri, pamuk
şekeri ,uçan balon
Gururlu, küçük,telaşlı adımlar
Ya da 23 Nisanlarımın delice
yağmurları
Artık istesem de yağmaz
Hatıralar peşimizi bırakmaz ki..
Çocuklar şehrin gerçek sahibi derdim,
İstersem Arifiye’de raylarda yürürdüm
çıplak ayak
İstersem Bulvar’da çimlere sererdim
eteğimi
Hatırası bile içimi titreten
misafirliklerde
Otuziki evlerin arnavut
kaldırımlarına vururdum kendimi
Çam fıstığı,misket,bisiklet
Sonra dizlerimde derin yaralar
Her Ankara dönüşü istasyonda bu
küçük şehre isyanlar!
Şehirler çocuklara kızmaz ki...
Papatyadan taçlar süslerdi saçlarımı
Uzak tepelerde güneşler içime doğardı
Hayat bir oyundu,istediğim zaman
girip çıktığım
Çocukluk neşeydi,anne azarları,baba
öğütleri
Sahi çarşıya gitmek ne mühim
meseleydi
Ne giyilecek,dolmuş hemen gelir mi?
Ya son durak
değişmişse,inemezsem,kaybolursam Yenicami’de
Gitmemeli , gidildiyse de hemen
dönülmeliydi
Eniştenin Ayranı’nda yarım saatten
fazla oturmak ücrete tabiydi.
Şehirden önce aşka aşık olmak
Uyumamak geceleri ,uyuyamamak
Sayıklamak adını sabahlara kadar
Sevmek,sevmek,sevmek...
Nehir boyunca sürüklenir gençliğim
kaldırımlarına çarpa çarpa
Sen bu tutkunun farkında, savururken
beni oradan oraya
Annem kokar,tebeşir,üzümlü kek, Çark
suyu kokar
İlk aşk kokar son istasyon
Vagonlar sıralanır beynimin
raylarında,
Şimdi biletim yok,umudum yok,aşk yok.
Bir çınar altı bulsam senin
toprağında
Trenler geçse,güvercinler su içse
başucumda
Sen beni kabul etsen,
Sen beni affetsen
Sende doğmadım ama sende doydum
diyerek af dilesem…
Beşköprü’de günde beş kez dualarla
yıkasam seni
Sana yaptıklarımın söylediklerimin
kefareti olmaz.
Ama nolur sen de söyle
Şehirler aşıklara gücenmez ki…
ZUHAL EROL
2005
|