YA OLMASAYDI …
( NİCE YILLARA SAÜ…)
Bugün 45
bini aşan mezun sayısı , 65 bini bulan öğrenci sayısıyla Sakarya
Üniversitesi Türkiye’nin en hızlı büyüyen ve kaliteyi rehber
edinmiş tek üniversitesidir.
Siz
bilmeseniz de öğrencilerinin aldıkları ödüller, Erasmus öğrenci
değişimiyle Avrupa üniversitelerinde öğrenim gören gençler, bu
şehri , bu ülkeyi ileri götürmek için kurulmuş araştırma
merkezleri, laboratuvarlarda tekrarlanan deneyler, gece gündüz
çalışan profesör, sekreter, uzman, doçent, öğretim görevlisi,
güvenlik personeli… Sizin işyerinizi, kurumunuzu , sizi bilmem ama
bu şehirde gerçekten çalışan bir kurum var: Sakarya Üniversitesi .
İstanbul
dönüşü ya da bir Sapanca gezisinden dönüşte gölün karşı tarafına bir
bakın… Gündüzse , yeşiller içinde modern binalar, geceyse yıldızlar
altında pırıl pırıl ışıklar göreceksiniz. İşte o ışıklar Sakarya
Üniversitesi’nin bu şehri , bu bölgeyi, bu ülkeyi aydınlatan
bilimin, medeniyetin ışıklarıdır.
Ya
olmasaydı… Olmasalardı. Üniversite yani öğrenciler olmasaydı,
satamayacaktınız, işletemeyecektiniz, çalıştıramayacaktınız. Daha
geç açacak, daha erken kapatacaktınız. Şehir bu kadar çok kitapla
tanışamayacaktı, bu sinema salonlarıyla da..Gecelerde yükselen
türkü sesleriniz olmayacaktı, genç, cesur kahkahalar atılmayacaktı
caddelerde.Eller bu kadar çok birleşmeyecekti, parklar bahçeler
yalnız kalacaktı.Gençler bu kadar duyarlı, siz bu kadar hoşgörülü
olmayacaktınız.
Bu şehrin
adı bu kadar çok yer almayacaktı medyada. Sanatçısı, gazetecisi,
düşünürü otobandan geçip gidecekti. Var mısınız yok musunuz kimseler
bilmeyecekti, Türkiye bilmeyecekti. Olmasaydı patatesti hala tek
simgemiz bir de kabak. Güneş enerjili otomobili kimse bilmeyecekti,
kampüs komşu illerde bir yer olacaktı hiç gidilmemiş.
Bu şehir
kültürlüyse. Bu şehir dinamikse. Bu şehirde gerçekten hayat varsa.
Bu dinamizm, öğrencilerin , SAÜ nün bu şehre hediyesidir.
Büyüdüğümüz ve büyük şehir olduğumuz için değil Üniversitemiz olduğu
için biz büyük bir şehriz. Nüfusumuz çok, evlerimiz çok katlı diye
büyümüyoruz biz. Üniversiteyle büyüyoruz.
Çocuklarınız sizden kurtulmak için başka şehirlerde üniversiteleri
tercih ederken onlar bu şehre geliyorlarsa. Bu şehir gerçekten
kimin?
Bu şehir
bizden çok, annesinden kardeşinden ayrı kalanların, günlerce
boğazından sıcak çorba geçmeyenlerin, bulgur pilavını ve Çark’ta
tatangaların kabalıklarını kanıksamışların, hem öğrenciliği hem aşkı
yaşayanların, cebinde beş kuruşu olmadan sınavlara
hazırlananlarındır. Bu şehir bizden çok, hasarlı yaşlı binalarda
genç uykulara yatanların, staj için, iş için gittiği kapıların
yüzlerine kapananların, yılmayanların, kitap parası için yerlerinizi
silen, milyarlık programlarınızı yapan, web sayfanızı düzenleyen,
çocuklarınıza bakanlarındır.
Bu şehir
her mezuniyet töreni sonrası çınarlarla, Çark deresiyle, Bulvarla
ağlayarak vedalaşanların, Adana’ya, Samsun’a, Manisa’ya, Amerika’ya,
Kıbrıs’a giderken kalbini burada bırakanlarındır.
Bu şehir
bilim diyen, tahsil diyen, önce memleket derken memleketinden ayrı
kalanların, diplomalı işsiz olacağını bile bile diplomasını babasına
vermek için bu şehre milyarları akıtanlarındır.
Sofranızdaki aşta gerçekten kimin tuzu var? Bir daha düşünün. Ya
olmasaydı? Ya olmasalardı….
Nice Yıllara SAÜ…
|