Sakarya Üniversitesi
Reklam Dünyasından Haberler---Makaleler---Ödevler & Dökümanlar---Mezunlarımız--- Afiş Çalışmalarımız---İş ve Staj İlanlarıı---SAÜ'den Haberler ve Daha Fazlasına Forum Bölümümüzden Ulaşabilirsiniz...  
WebObis

  İLETİŞİM KULÜBÜ AKADEMİK BAŞKANI ÖĞR. GÖR. ZUHAL EROL'UN YENİ ADA KÖŞE YAZILARI

 

Anne benim için ağlama

 

Hep sıcak Anneler günü hatırlıyorum, 23 Nisanların aksine , bol güneşli, kırmızı güllü, Uzunçarşı’lı, eşarplı anneler günü…
Biz mi hayatı çok severdik, hayat mı bizi bilmiyorum ama günler daha uzundu sanki , güneş yakmaz ısıtırdı, erikler daha iri, daha tatlıydı, çilekler de. Hıdırellez geldiyse ve Çark deresinin kenarı dolduysa piknikçilerle, boyalı yumurtalar tezgahta, aşıklar ağaç altlarında aldıysa yerini ,Anneye hediye düşünme vakti de geldi demekti. Kaçan topları çıkartmak için dereye giren , 32 Evlerin , sarışın kahramanları Arnavut çocuklar …Ve sonra iyice coşan bahar . Çocukluğumun Mayıslarının izleri…
Ve Cumartesi günü babamın liderliğinde koşardık çarşıya. (Biz hep kendi istediğimizi alıyoruz sanırdık ama babamın istediği alınırmış anneme hep, şimdi fark ediyorum)
Bugünkü Pasaj 2000 in eski halini hatırlayın ve çarşının en şık mağazası: YKM. Ya deri çanta ve ayakkabı alırdık anneme, ya da triko bluz. Ama ne alırsak alalım yanına mutlaka bir eşarp. Babamın o vakitler ince zevkiyle seçtiği eşarplar şimdi bana fular oldular. Onları çocukluğum diyerek, annem diyerek sarıyorum boynuma. Hediye yolculuğunun son durağı Paşabahçe olurdu. Yenicami’de , köşede, Paşabahçe’de camların büyülü dünyasında kaybederdim kendimi. Vazolar, bardaklar yine babamın seçtiği kimsenin evinde göremediğim ilginç cam objeler özenle sarılırdı şimdi olmayan çok ince çok zarif kağıtlara. Dolmuşta, otobüste kırılmasın diye kucakta taşırdı minik eller cam paketlerini.
Annem.. Pembe inci, pembe bir ruj, haberi yokmuş gibi rol yaparak koltuğa oturup beklerdi hediyelerini ertesi sabah. .Sıraya girerdik , boy ve yaş sırası tabii. Paketlere bahçeden toplanmış birer de gül eklerdik. Pembe yediveren güller. Tek tek öperek elini verirdik hediyeleri. Annem çok genç biz çok çocuktuk.
Paşabahçe önce yer değiştirdi sonra da gitti şehirden. Yıllar var ki gül toplamadım ellerimle. Annem de bu şehirde değil artık, eksik, gecikmeli hediyeler veriyoruz ona. Vazolar, camlar yitik. Son kalanları da depremde kırıldı; kalplerimiz gibi . Eriklerin eski tadı yok, çileklerin de. Dere kenarlarında piknik çoktan tarih oldu. Anneme hediye aldıktan sonra dondurma için soluklandığımız Şemsiyeli Park da. Çark’ın sadece adı var artık. Yürüyüş yolu bile güzelleştiremedi onu. Pasajlar, dükkanlar alışveriş merkezilerine yenik düştü. Biz de zamana.
Şimdi annelik görevlerimi yapmak üzere eve yetişmeye çalışırken , Ajda Pekkan söylüyor radyoda: Sen ne olur çocukluğumu sakla
Tek kalan bu elimde avucumda
Ağlama anne benim için ağlama…
Doğru; tek kalan güzellik, çocukluğum ve annelik.
Bu Pazar dünyada milyonlarca kadın aynı şey için ağladı benim gibi. Anne oldukları için. Hepiniz, hepimiz sadece yaşadığımız için değil anneliği yaşadığımız için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Kendini ,zamanını, ruhunu evine ve evlatlarına adamış , anne olmasa da “anne” olabilmiş milyonlarca kadın.
Bu yüce duygunun gönüllü esirleri, zincirsiz köleler!
Anneler Günümüz kutlu olsun. Anne senin de…



 

Tarihi : 01 Haziran 2007 Cuma                                           

 

  http://www.sakarya.edu.tr | http://www.iletisimk.sakarya.edu.tr |Bize Ulaşın