Sakarya Üniversitesi
Reklam Dünyasından Haberler---Makaleler---Ödevler & Dökümanlar---Mezunlarımız--- Afiş Çalışmalarımız---İş ve Staj İlanlarıı---SAÜ'den Haberler ve Daha Fazlasına Forum Bölümümüzden Ulaşabilirsiniz...  
WebObis

  İLETİŞİM KULÜBÜ AKADEMİK BAŞKANI ÖĞR. GÖR. ZUHAL EROL'UN YENİ ADA KÖŞE YAZILARI

 

ŞEHİR VE HÜLYA

 

Çok sıcaktı. Tam bu ay, bugünlerde, doğduğum, bahara doyduğum bugünlerde evin önünde aldım haberini. Seni hastaneye götüren polis memuru aradı cep telefonumdan. Hâlâ telefonumda kayıtlı (elim silmeye varmıyor) arasam da cevap veremeyeceğin numarandan. En son beni mi aramıştın yoksa rehberde kayıtlı en son isim benim diye mi ilk beni aradılar? İlk beni yıktılar haberinle. Hastanede ilk ben gördüm seni, gözlerinin, son hareketlerinin son şahidiyim. Sen tomografideyken, ben ağlayarak dua ederken bunun bir rüya olması ve senin yeniden gülmen için… Şehir yanıyordu, içim yanıyordu Hülya. Bir şiir içimde durmadan akıyordu: “Ne zaman bir yakını ölse birinin onu ilk ölüm sanır kalır o”


“Asla giremem” dediğim yoğun bakımda hemşireyle özenle çıkardık yüzüğünü, bileziklerini, dünya elbiselerini. Bu dünyaya ait nesneleri aldıkça üzerinden biz, sen aydınlandın. Sonrasını biliyorsun… Gündüzler, geceler, hastane bahçesinde kovaladı birbirini. Yürüyüş düzenledik, kaza yaptığın o çukurun olduğu yerde, göğsümüzde resimlerin. Eşin, annen, çocukların, öğrencilerin, komşuların. Biz seni ebediyete uğurladık, sen bizi sensizliğe. Seni caminin avlusunda bıraktım, mezarına kadar gidecek ne takatim ne de cesaretim vardı. Sadece öldüğünü biliyordum ve ölümün yüzündeki güzelliğini.


Kendinden bir şeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım



Hülya..Sen sadece başını örterdin, fikirlerini değil. Hayat kapıların herkese açıktı sonuna dek. Her kelimen, her cümlen hayatın neşesi, sohbetin ikramların en güzeliydi. Apartmanda bir senin sesin bu kadar duru bu kadar neşeliydi. Sen hayata kızmazdın, aksine severdin onu. Sevmeseydin doktora gidiyorum diye çıktığın yolda ölüme gitmezdin. Keşke…

Seni unutmadım. Fotoğrafının durduğu çalışma odamda sabah güneşi ilk seni selamlıyor, yıldızlar gece seninle göz göze. Serdivan’da evimin yolunda gece yarısı çukurlara girip direksiyon hâkimiyetimi kaybederken seni özlemle anıyorum Hülya. Ben de, bir türlü gerçek bir kent olamayan bu şehirde, senin sonun olan yüzlerce çukurdan geçiyorum. Büyükşehrin bir türlü görmediği, günlerce açık kalan çukurları ezberliyorum bir daha savrulmamak, trafik kurbanı olmamak için. Aylarca süren 32 Evler yol inşaatından defalarca geri dönüyorum yol kapalı uyarısı koymayı düşünemeyenlere şarkılar ithaf ederken. Ben yeşil ışığı beklerken sarıda geçmek isteyenler, yola atlayan yayalar, ters yola girenler, bebeğini ön koltukta kucağında taşıyanlar… Sahi şehrin bir alt geçidi de oldu senden sonra. Yayalar yasak, sürücüler hız limiti tanımayınca sonuç hüsran oldu tabii. Anlayacağın her şey değişti bir trafik değişmedi bu şehirde.

Kemerler sürücüleri, bu trafik beni sıkıyor Hülya... Bir de sen… Sen de yoksun... Sana her gün evimden, arabamdan, kalbimden gönderiyorum dualarımı. Ama en çok da kaldırım kenarına park ederken “abla hoop” diye uyarıldığımda anıyorum seni gülümseyerek. Evinin önündeki kaldırıma hiç değmeden ustaca park edişini ve yukarı bakıp bana gülümseyişini hatırlıyorum. Gece yarısı delice bir yağmur yağıyor şehre ve ben de sana, yukarı bakıyorum Hülya.



Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

Dualarla…

 
 

Tarihi : 07 Haziran 2007 Perşembe                                   

 

  http://www.sakarya.edu.tr | http://www.iletisimk.sakarya.edu.tr |Bize Ulaşın